Hayatım kitap olsa, sayfaları gözyaşıyla ıslanmış olurdu belki de. Bazı bölümleri sessiz çığlıklarla, bazıları dualarla dolu.
Kimi satırları umutla yazılmış, kimisi kayıpların ardından karalanmış.
Ama her satırda gerçek ben varım; kırılganlığım, sabrım, direnişim... Kim okusa kendinden bir parça
bulurdu belki de.
Çünkü yaşadıklarım bir tek bana ait değildi;
Her insanın yüreğine dokunan evrensel bir hikâyeydi.
Eğer hayatım kitap olsa,
O kitabın satır aralarına, kimsenin göremediği bir cümle gizlenirdi: “Benim hikâyem, sadece acıyla değil, sabırla kazandığım onurumla yazıldı.”
Hayatım kitap olsa, adı: "Sabırla Yazılmış Bir Hayat" olurdu.
Her sayfası bir sınav, her cümlesi bir gözyaşı, her nokta bir sükûttan ibaret.
Haksızlıkların kalemi kırdığı, vefasızlıkların içimi dağladığı bir ömür…
Ne zaman birine güvendiysem, ya kalbim kırıldı ya hayallerim.
Kimi dost dediklerim, arkama dönünce düşman gibi davrandı.
Vefasızlık, en yakından geldi. Ve ben, en çok onlara kıyamadım.
Susmak zorunda kaldım çoğu kez, dilim değil yüreğim konuştu.
Ben anlatmadım, yaşadım. Ve yazdım…
Çünkü kelimeler, kalbime dönmüş bir ilticaydı.
Her haksızlık bir dua öğretti bana.
Her vefasızlık, bir insanı gözümde silmenin ne kadar ağır ama gerekli olduğunu...
Gidenler oldu, gitmek zorunda kalanlar da...
Ama ben kaldım.
Dik durdum.
Yaralı ama dimdik.
Çünkü yıkılmak, kaybetmek değildi benim sözlüğümde;
Yıkılsa da içim, ruhumdan yükselen dualar hep dimdikti.
Bu Blog 08.05.2025 tarihinde eklenmiş ve toplam 110 defa gösterilmiştir.